M-26-7
 
  Ana Sayfa
  Ziyaretşi defteri
  Bazı Müzik Türleri Hakkında Bilgiler
  Bazı Profosynel Gruplar Hakkında Bilgiler
  Bazı Profosyonel Gruplar Hakkında Bilgiler 2
  FORUM
Bazı Profosynel Gruplar Hakkında Bilgiler

Black Sabbath

Black Sabbath'ın elemanları bir işçi sehri olan Aston (Birmingham, İngiltere) da birbirlerinden bir mil uzaklıkta yetiştiler ama çocukluk arkadaslıkları pek de dotça değildi.Genç John Michael (Ozzy Osbourne) (3 Aralık 1948) mahallenin kabadayısı Frank Anthony (Tony Iommy) (19 Şubat 1948) tarafından eziyet görüyordu. Öte yandan Terrance Geeze Butler (17 Temmuz 1949) ise gizem ve fanteziye kurulu bir dünyada yaşayan fazlasıyla asi bir serseriydi. Üclüde müziğe birbirlerinden habersiz basladılar ve farklı gruplarda çaldılar, ama çaldıkları gruplar çabucak sönüyordu. Sonunda kendilerini davulcu William Bill Ward ( 5 Mayıs 1948 ) la birlikte aynı grupta buldular. 1967 de `Polka Turk`u oluşturdular. (Vokalde Osborne ,Iommi gitarda, bassta Butler, davulda Wards , ritmik gitarda Jimmy Philips ve saksofonda Acker.) Philips ve Acker sonradan atıldılar. Ve dörtlü kendisini Earth |Blues Company| olarak adlandırdı. Bu adı daha sonra kısaltarak `Earth` yaptılar. Blues ve rock müziği yapan grup bir çok yerel klüpte çalmaya basladılar ve hatta kendilerine küçük bir izleyici kesimi edindiler. 1969 `da Iommi Jethro Tull ile birlikte çalmak için gruptan ayrılmasına rağmen birkaç ay sonra yeni bir fikirle eski grubuna geri döndü. İnsanların korkmak için korku filmlerine para verdiren fenomenden etkilenen Iommi korkunç müzik yapmaya karar verdi. Tarihin değişimi başlıyordu. Butler'in gizeme olan ilgisi ile gazlanan grup esrarlı ve düşündürücü sözleri olan şarkılar müziği insana korku veren şarkılar bestelemeye başladılar. Wicked World ve efsanevi şarkılarından biri olan Black Sabbath 'ıda içeren Black Sabbath albümünü 1930'ların Boris Karloff filmlerinden esinlenerek yine aynı isimle Black Sabbath olarak çıkarttılar. Sanırım kaderin tuhaf bir oyunu grubun gelişmekte olan kariyerini nerdeyse durduracak bir olay tam tersine çevirdi, grubu kendilerine özgün bir yere kavuşturdu. 1970 de daha kendi isimlerini taşıyan albümlerini çıkarmadan kısa bir süre önce Iommi bir iş kazası sonucu sağ elinin parmak uçlarını yitirdi. Solak gitarist hassas parmaklarıyla gitarin perdesine basmayı çok acı verici bulduğundan geçiçi olarak plastik parmaklık takmaya basladı , ayrıca daha alcak bir ses tonu vermek ve daha kolay çalmak için gitarin akordunu değiştirdi. Sonuç şarkılarının sözlerini yakalayan kasvetli, blues esintili temalarla birleşen derin, çamurlu ve boğuk bir sesti. Çoğunluğu Butler tarafından bestelenen şarkılar kötülük, şeytan, büyücülük ve savaş temalarına dayanıyordu. Black Sabbath 1970 de piyasaya çıktı ve İngiliz listelerinde 13. sıraya girdi. Arkasından 1971 de bunu gercek bir Heavy Metal albümü olan Paranoid izledi. Bu albümde Osbourne`un feryat eden vokellerinin dehşetli karışımı Iommi'nin akıcı, sürükleyici gitar rifleri Butler'ın gümbürdeyen bası ve Ward'ın coşkulu davulu albümü büyük bir ticari başarıya ulaştırırken War Pigs, Paranoid ve 99'da Grammy de "Best Metal Perfermance" alan Iron Man gibi heavy metal klasiklerini çıkarttılar. Paranoid isimli şarkı aslında Iommy'nin albümün sonunda kalan boşluğu kapatmak için aklındakı bir melodiyi diğer elemanlara söylemesiyle ortaya çıkmıştı.Parçaları gönderdikleri plak şirketi Paranoid'i o kadar beğendiki gruba bile haber vermeden albümün ismini Paranoid olarak değiştirdi. Paranoid İngiltere listelerinde 1 numara olurken, Amerika listelerinde 8 numaraya kadar çıktı. Takribi 1 sene listelerde yer alan albümle grup hem Atlantik'in iki yakasında mükemmel ve ateşli bir hayran kitlesi kazandı hemde platin plak aldı. Grubun şeytani armonik sesleri ve yaşam tarzları başta bahsettiğimiz tutucu organizasyonlar ve de aile grupları tarafından nefretle izlenmeleri sonucunu doğurdu. Bugüne kadar tüm üyelerinin çoğunluğunun sadık katolikler olmasına rağmen şeytanın kilisesi (Church of Satan) Black Sabbath'ın müziğini kucakladı ve grup üyeleri kendi baglı oldukları kilise tarafından şeytana tapmakla suçlandı. Alkol ve uyuşturucuya dayalı çılgın yaşantıları haklarındakı söylentileri iyice arttırdı ve grup dünyadaki milyonlarca anne ve babanın korkulu rüyasi oldu. Daha sonra aynı yıl Sweet Leaf adli haşhaş taraftarı Into The Void ve Children Of The Grave destanlarından oluşan Master of Reality adlı albumu 1971'in Ağustosunda çıkardılar. Master Of Reality Amerikan listelerinde ilk ona girdi ve neredeyse bir sene bestseller olarak kalmayı basardı. `Volume 4` 1972'de yayınlandı. Los Angeles'taki Record Plant'ta kaydedilen albümdeki şarkı sözleri haşhaşin faziletlerini sürmekten kokainin yol açtığı deliliği anlatmaya dönüştü. Aslında bu grubun bir bakımada kendini anlatmasıydı. Bu albümde Supernaut ve Under The Sun gibi orjinal ötesi, güçlü sözlü şarkılara extra olarak melodik yönü ağır basan ve grubun müziksel simgelerinden biri haline gelen Laguna Sunrise ve Cornucopia enstrümentalleri yer alıyordu. Heavy Metal'in onaylı klasiklerinden birisi 1973'de yayınlanan Sabbath Bloody Sabbath, Killing Yourself To Live , Looking For Today ve en son Metallica tarafından coverlanan Sabbra Cadabra gibi tamamen aşmış şarkıları ile Sabbath'ın artık bir firma olduğunun kanıtı olup grup tarihinin zirve noktalarından biridir. Ancak şunu da söyleyebiliriz, bu Sabbath'ın son orjinal albümü ve son klasiğidir. 1975'deki Sabotage yarı istekli bir çaba olmasına rağmen grubun düzenleyiciliği , söz yazarlığındaki ustalıklarını ve yapımcılığını bir kez daha tüm dünyaya gösterdi. Synthesizers dünyasına talihsiz bir elektronik seyahatti, Techical Ecstasy( 1976) ve grubunda çöküş dönemiydi. Bir yandan grup üyelerinin kişisel yasantıları kontrolden çıkarken diğer taraftan iç gerginlik 8. albümü yazarken dayanılmaz bir hale gelmisşti. 1977'de Ozzy gruptan ayrıldı ve yerine eski Savoy Brown şarkıcısı Dane Walker getirildi. Never Say Die (1978) şarkısından kısa bir sure önce Ozzy gruba geri döndü ve bir sene sonra grubu temelli terk ederek 80 ve 90'larda basarılı bir şekilde tek başına kariyerini sürdürdü. (Kim ne derse desin harika bir solo kariyeri vardır.) Black Sabbath'ın geleceği pekte pembe gözükmüyordu. Eski Rainbow'un solisti Ronni James Dio'yu alan grup 80'lere Heaven and Hell ile ümit verici başladı. Ama Dio'nun 1982'de ayrılmasıyla vokalist pozisyonu bir döner kapıya benzemeye başladı. (eski Deep Purple Ion Gillan, Glen Hugker ve Tony Martin) 1986'da Butler ve Ward dahi Black Sabbath terk etmişti. Sadece tek orjinal üye kalan lommi 1990'lara kadar albüm çıkarmaya devam etti. 1997'de Osborne, lommi ve Butler Ozzy nin Ozzfest Summer Fest turunda davulda Faith No More dan Mike Bordin'le tekrar sahnedeydiler. 4 Aralık 1997'de Ward Birmingham'daki NEC Konser Salonunda onlara katıldı. (1985'deki Live Aid de bir defalık şov ve 1992'deki kısa bir araya geliş sayılmazsa) bu 20 yıldan beri ilk kez orjinal Black Sabbath tarafından yapılan gercek bir şovdu. Bu şovda önemli noktalardan biriside Sabbath'in ilk günkü gibi heyecan ve istekle çalmasının yanısıra Iommy'nin gözlerindeki gurur parıltısıydi. Şov sonunda yıkılmamış bir komutan edasıyla Iommy, davulunun önünde eğilen Wards ve Ward'in elini öpen bir Ozzy dikkatlerden kaçmıcaktı. Şovdan seçilen ve canlı parçalardan oluşan album 1998'de piyasaya çıkarıldı (Reunion) ve bunu Dünya çapında hâlâ devam etmekte olan bir tur izledi. Grubun Reunion'da yer alan ve bonus olarak düşünülmüş Psycho Man artık ellili yaşlarını aşmış bu dinazorlarin son hitleri idi. Black Sabbath günümüzde hâlâ yaşanan geri kafalılığa bundan tam 30 yıl öncesinden seslenmiş bir gruptur. Şarki sözleri aşktan sevgiden bahsetmeyebilir, kabul belki çok agresiftirler ama onların çocuklukları, yaşamları, hayatın bu agresifliği içinde geçmiştir. Ozzy 8 kardesiyle aynı odada yaşayan, çocukluğunu aynı pantalonla tamamlamış okula gitmesi gereken yaşta Birmigham'in demir madenlerinde, şehir mezbahasında çalışmıştır. Onların hiç bir zaman konserlerinde civcivleri ezdikleri, inekleri patlattıkları görülmemiştir. Bu konuda kayda geçen tek olay Ozzy'nin bir turne dönüşü sabah öten bir horozu tekmelemesi ve bir konserde sahneye atılan bir yarasayı Ozzy'nin oyuncak zannedip ısırmasından ibarettir.

                                   IRON MAIDEN

İngiliz bir Heavy metal grubudur. Heavy Metal müziğinin ve bir alt dalı olan New Wave Of British Heavy Metal'in öncülerindendir.

Kuruluş Yılları

West Ham United taraftarı olup futbol oynamak isteyen Steve Harris daha sonra aldığı bas gitarı ile müzik yapmaya karar verir. 1973'te Gypsy's Kiss ve 1974'te Smiler adlı gruplarda çalan Harris daha sonra müzikal farklılıklar nedeniyle kendi grubunu kurmak ister. 1975'te Iron Maiden kurulmuştur. Bir çok kadro değişikliğinden sonra 1978'te Steve Harris (Bas gitar), Dave Murray (Gitar), Doug Sampson (Bateri) ve Paul Di'Anno (Vokal) olarak çekirdek kadroyu oluştururlar. Bu sırada da konserler vermeye devam etmektedirler. New Wave Of British Heavy Metal yani "İngiliz Heavy Metali'nin Yeni Dalgası"nın en önemli temsilcisi oldular. O yıllarda patlayan punk fırtınası nedeniyle, plak şirketleri Iron Maiden'ın müziğine müdahale etmek istemiş, ancak başarılı olamamıştır. Topluluk 1979'da kendi olanaklarıyla hazırladığı The Soundhouse Tapes' adlı EP'yi satışa sundu ve 5000 kopya sattı. İlk 5000'lik satışın ardından Century Media'dan gelen 20.000 kopyalık ikinci baskı teklifini reddetmişlerdir. İkinci gitar arayışlarına devam eden grup Dennis Stratton ile anlaştılar. Davula ise Clive Burr gelmiştir.

Efsane Dönem

1982'de Heavy Metal'in en önemli albümlerinden biri olan The Number of the Beast piyasaya sürüldü. Grup bir anda satanizm suçlamalarıyla medyanın ilgisini topladı. Ancak Harris bu şarkıyı gördüğü rüyalar hakkında yazmıştı. Bruce Dickinson'ın çok ince tonlara çıkabilen muhteşem sesi {{ki bu ses yüzünden kendisine [air raid siren - hava saldırı alarmı]http://www.airraidsirens.com/ denilmiştir}} sayesinde ve grup içindeki uyumun artmış olması sonucu büyük bir başarıya ulaştılar. Bu albümden sonra Clive Burr yerini Nicko McBrain'e bıraktı ve grup uzun süre bu kadroyu korudu. 1983'te dördüncü albüm Piece of Mind çıktı. Albümdeki "The Trooper" adlı parça büyük ilgi topladı ancak İngiliz Milliyetçiliği suçlamalarını da beraberinde getirdi. Ancak şarkının asıl teması savaşın anlamsızlığıydı. Maiden hiç durmadan 1984'te Powerslave 'i yayınladı. Bu albümden de "Aces High" ve "2 Minutes to Midnight" gibi hitler çıkmıştır. Bir turne - bir albüm diye devam eden Maiden 1985 yılında tüm zamanların en iyi konser albümlerinden biri olarak gösterilen Live After Death'i piyasaya sürdü. 1986'da Somewhere in Time albümü geldi ve bu albüm büyük tartışmalara yol açtı. Albüme önce Bruce Dickinson akustik bir albüm önerisi getirdi ancak bu Steve Harris tarafından kabul edilmedi. O yüzden Dickinson hiçbir şarkı yazımına katılmadı. Ayrıca ilk kez Iron Maiden tarihinde (1977'de yapılan bir konser dışında) keyboard kullanıldı ve Maiden fanatiklerinin pek hoşuna gitmedi. 2 sene sonra 1988'de Seventh Son of a Seventh Son adlı konsept albüm çıktı. Rock müziğinde popülerliğinin en üst döneminde piyasaya sürülen bir albüm birçok kişinin Maiden ile tanışmasının yanısıra çok büyük satış rakamları yakaladı. Ancak Bruce Dickinson, yapmak istedikleri konsepti tam anlamı ile başaramadıklarını, aynı sene çıkan, Queensryche'ın Operation Mindcrime adlı konsept albümünün çok daha başarılı olduğunu söylemiştir.

                                  Slayer

1981 yılında Los Angeles'ta kurulan thrash metal grubudur. 1981 yılındaki ilk kadrosu ve bugünkü kadrosu aynıdır:

Dave Lombardo, gruptan birkaç defa ayrılıp geri dönerken, diğer elemanlar değişmedi. Hanneman ve King, grubun baş söz yazarlarıdır.

Metallica, Megadeth, Anthrax gibi gruplarla birlikte Thrash Metal'in en büyük gruplarından biri olarak kabul edilir. Death Metal ve Black metal gibi türlerin üzerinde de etkisi olmuştur.

Geçmişi

İlk albümleri Show No Mercy 1983 yılında Metal Blade Records tarafından piyasaya sürüldü. Pek iç açıcı bir albüm sayılmadı, punk ve hardcore karışımı metal gürültüsü olduğu söylendi. Slayer elemanları yıllar sonra bu albüm için "işe yaramaz, berbat" demekten çekinmediler.

Bundan sonraki albümleri 1985 yıdflında çıkan Hell Awaits oldu. Müzikal anlamda Show No Mercy albümüne göre daha çok beğenilse de, şarkı sözleri genel olarak " şiddet, şeytan, ölüm" etrafında toplanıyordu. Ayrıca bu albümle birlikte Dave Lombardo`nun ilerde en iyi davulculardan biri olacağını göstermeye başladığı da gerçektir.

1986 yılı grubun patlama yaptığı yıl oldu. Yapımcı Rick Rubin`in de yardımlarıyla o yıl piyasaya çıkan Reign In Blood metal müzik tarihinin en önemli albümlerinden birisidir. Bu albümle birlikte Slayer da zirveye oturdu. İyice popüler oldular fakat her şey iyi giderken birdenbire Dave Lombardo gruptan ayrıldı. Kısa sürek ayrılıktan sonra Dave Lombardo gruba geri dönmeye karar verdi. Bu gidip gelmede Dave`in karısının etkisinin olduğu söylenir.

1988 yılında grup dördüncü albümleri South of Heaven`ı çıkarttı. Bir Judas Priest şarkısı olan Dissident Aggressor da bu albümde Slayer tarafından yorumlandı. Bu albüm de genel olarak, Reign In Blood`ın yarattığı etkiyi yaratmasa da, beğenildi. Tom Araya`nın da şarkı sözlerine yardım etmesiyle birlikte sesine daha çok oturan parçaların hazırlanmasını sağladı. Lombardo`nun değerini anlayan grup bu albümde gene davulun sesini kısmadı.

1990 yılında çıkan melodik ve mistik bir albüm olan Seasons In The Abyss, Hanneman ve King`in karşılıklı soloları, Lombardo`nun gittikçe etkileyen davulu, Tom Araya`nın da kendine güvenerek sesinin farklı hallerini göstermesi, hayranların gözünde bu albümün daha farklı bir yere oturmasını sağlamıştır.

Bu albümden sonra Dave Lombardo gruptan ayrılmıştır. Grup üyeleri Dave`i ilgisizlikle suçlarken, Dave kabahatli olmadığını diğer elemanların sürekli kendisine soğuk davrandığını söylemiştir. Daha sonra Slayer Paul Bostaph ile anlaştı ve 1996 yılına kadar birlikte devam ettiler.

1994 yılına gelindiğinde ise grup yeni davulcusuyla birlikte albümlerini çıkarmaya hazırdı. Altıncı albüm Divine Intervention piyasaya çıktı. Bu albümün kaydı esnasına birçok ses teknisyeni çalışmıştır, bu da Slayer`ın artık daha profesyonel bir grup haline geldiğinin göstergesidir.

1996 yılında çıkan Undisputed Attitude albümünde Slayer; DRI, Verbal Abuse gibi punk gruplarının şarkılarını yorumladı, ayrıca 3 tane yeni Slayer parçası da yer alıyordu.

Diabolus in Musica 1998 yılnda çıktı. 40 dakika 30 saniyelik bu kayıt, prodüktor Rick Rubin`in Slayer`la birlikte çalıştığı son albümdür.

2001 yılında God Hates Us All albümü çıkar. İlk kapağında, İncil`in üstünde kanlar içinde Slayer yazmaktadır. Şarkı sözlerinin de sert bulunması sonucu Kerry King, "bu albüm sadece kötü bir gün geçiren ve tanrının onu sevmediğini düşünen kulları içindir" diye açıklama yaptı.

2002 yılında Paul Bostaph guruptan ayrıldı ve Dave Lombardo geri döndü.

Grup, 25 Temmuz 2006'da son albümü Christ Illusion'ı yayınladı.

 

                               Manowar

1980 yılının sonunda Auburn, New York'ta kurulmuş olan bir heavy metal grubudur. Grup, adını kurucu üye Joey DeMaio'nun bir röportajda dediği üzere; hayatın her gün sürüp giden bir savaş olmasından esinlenerek "man of war" şeklinde belirlemişlerdir.

Grubun Tarihçesi

Tam bir Black Sabbath hayranı olan Joey DeMaio, okul grubunda bass gitar çalardı. Black Sabbath'ın "Heaven and Hell" turnesinde ışık teknisyeni olarak görev alan Joey DeMaio, okul arkadaşı olan Eric Adams ile ManOwaR'un temellerini attı. Black Sabbath'ın turnesinde alt grup olarak çıkan Shaking Street'in gitaristi Ross Friedman ile tanışan Joey, Onu Manowar'a katılmaya ikna etti. Davulcu için gazeteye ilan veren grup ilk olarak Karl Kennedy ile çalıştı. Fakat bir yıl sonra Karl'ın yerine Donnie Hamzik gruba katıldı ve grup ilk albümün hazırlıklarına başladı.

İlk albüm olan Battle Hymns'te Manowar ile çalışan Donnie, gruptan ayrıldı ve yerine -Joey'un bir kız arkadaşının tavsiyesi üzerine- o sıralar New York'ta musluk tamirciliği ile uğraşan Scott Columbus geçti. Grup bu kadroyla Into Glory Ride, Hail to England, Sign of the Hammer, Fighting the World ve Kings of Metal isimli(hayranları onlara aynı adlı lakabı vermiştir) albümleri yayınladı. Ayrıca grubun Dark Avenger (Battle Hymns) ve Defender (Fighting the World) isimli şarkılarına ünlü yönetmen ve aktör Orson Welles, konuk vokalist olarak katıldı. 1988 yılında Kings of Metal'ın yayınlanmasının ardından Ross Friedman, artık Blues türünde çalacağını belirterek gruptan ayrıldı ve çalışmalarına The Pack grubunda devam etti. Eric ve Joey'ın Chicago'da Kings of Metal'ı hazırlarken tanıştıkları David Shankle ise Ross'un yerine gruba katıldı. Oğlunun hastalığı yüzünden müziğe kısa bir ara veren Scott Columbus'un yerine de Rhino gruba katılınca grup Triumph of Steel albümünün hazırlıklarına başladı ve 1992 yılında bu albüm yayınlandı. Bu albümün ardından Manowar, Hell of Steel isimli bir best of yayınladı. Sadece Kings of Metal, Fighting the World ve Triumph of Steel albümlerinden parçalar içeriyordu bu albüm.

Albümün yayınlanmasından sonra Scott davul görevini tekrar devraldı ve David Shankle'ın yerine de Karl Logan gruba katıldı. Karl'ın gruba katılması ise gerçekten ilginçtir: Joey motosiklet sürerken motoru arızalanır ve motoru bir sokak yukarıdaki tamirciye çekerken, başka biri Joey'a motoruyla çarpacak gibi olur. İkisi tartışırken, diğer elemanlar da olay yerine gelir ve burda şans eseri Joey'ın tartıştığı adamla yani Karl ile tanışırlar.

 

                                Blind Guardian

1980'lerin ortasında, Krefeld'te kurulmuş, ünlü Power Metal grubudur. Şarkıları genellikle Power Metal ve Epic Metal ağırlıklıdır. Grup, Blind Guardian ismini almadan önce, 1986 ve 1987 yıllarında Lucifer's Heritage ismiyle iki demo yayınlamıştır.

İlk albümlerinden başlamak üzere, tüm albümlerinde J.R.R. Tolkien ve diğer fantastik edebiyat yazarlarının etkisi görülmektedir. Bununla birlikte şarkı sözlerinde mitolojik unsurlar ve efsanelere de bolca rastlanmaktadır.

İlk albümleri Battalions Of Fear ile Somewhere Far Beyond albümlerine kadar müziklerinde daha çok Speed Metal etkisi görülürken, 1995 çıkışlı Imaginations From The Other Side albümleriyle birlikte Power Metal tarzına kaymıştır. Beşinci albümleri Imaginations From The Other Side ile birlikte müzikleri daha karışık bir hal almıştır. Bunda da kuşkusuz şarkılarında geniş yer verdikleri koro ve orkestral düzenlemelerin payı büyüktür.

Grubun dünya çapında üne kavuşmasıysa, Avrupa ve Japonya turnelerinden sonra olmuştur. And Then There Was Silence isimli tek şarkılık çıkışı 14 dakikalık uzunluğuna rağmen İspanya listelerinde 1. Kanada listelerinde yedinciliğe kadar yükselmiştir.

Özellikle solistleri Hansi Kürsch, metal müzik alanında en iyi vokalistlerden biri olarak görülmektedir. Kendisinin operatik vokalleri, Blind Guardian'ın başarısında büyük paya sahiptir.

Grubun solisti Hansi Kürsch, Jon Schaffer[1]le birlikte Demons and Wizards adlı projeyi gerçekleştirmiştir.

Grubun kurulmasından sonra 2005 yılına kadar geçen 20 yıllık süreç boyunca, çizgilerini değiştirmemişlerdir. Fakat grup içinde oluşan bazı anlaşmazlıklar sonucu davulcu Thomen Stauch gruptan ayrılmıştır. Yerine Temmuz 2005'te Frederik Ehmke gruba katılmıştır.

2006 yılında çıkması beklenen A Twist In The Myth albümünün kayıtları bitmiştir. Albüm hakkında fikir veren single Fly ise birkaç ay önce piyasaya sürülmüştür. Albümün promosyon kaydı ise internete sızmıştır. Albümün çıkış tarihi olarak Eylül 2006 verilmiştir.

Grup 14 Mayıs 2006 günü, İstanbul Maslak Venue'de bir konser vererek Türk sevenleriyle ikinci defa buluşmuştur.

Grup üçüncü kez, üç farklı şehirde (04 Mayıs 2007 günü İzmir Ooze Venue'de, 05 Mayıs 2007 günü Ankara Saklıkent'te ve 06 Mayıs 2007 günü İstanbul Maslak Venue) bir konser vererek Türk seyircisi ile tekrar buluşmuştur.

Grup 2008 yılı için, bir orkestra albümü çıkartmayı planlamaktadır.

 

                 MAYHEM

1983 yılında kurulan Norveçli Black Metal grubu.

Orjinal kadrosu gitarda Euronymous, bas gitarda Necrobutcher, davulda da Manheim tarafından kuruldu. Fakat durmadan eleman değişikliği yaşayan grup efsanevi kadrosunu 1988'de oluşturdu. Vokallerde Dead ve bateri de Hellhammer gruba dahil oldular.

Grup bu kadrosuyla Norveç dışında 2 kere konser vermiştir. Bir tanesi Leipzig bir diğeri de İzmir'dedir. Özellikle 1990 yılında İzmir'de verdikleri konser grubun lideri Euronymous tarafından trende geçen hiç bitmeyecekmiş gibi gelen günler ve ülkemizde gümrükte yaşanan problemlerden dolayı en unutulmaz konserimizdi diye anlatılmıştır.

1991 yılında Dead intihar etmiştir.Dead (Pelle yngve ohlin) ölümle tamamiyle kafayı bozmuş çok fazla içine kapanık,çekingen kişiliğe sahip bir insandı.Euronymous'un Dead hakkında söylediği 'T-shirt ünün üzerine cenaze merasimi ilanını bastıran adam için neler düşünebilirsiniz.Dead Mayhem için tam aradığım bir kişilikti' Bu ölüm İskandinav ülkelerini uzunca bir zaman meşgul edecek olayların fitilini ateşlemiştir.Euroynmous Dead'in kendini gerçek Black metal ruhunun kaybolması ve yozlaştırıldığı için öldürdüğünü savunup savaş ilan etmiştir bunun ötesinde ardı ardına gelen saldırılar,kilise yangınları gibi eylemler müziğin zaten karanlık olan imajını oldukça saldırgan hale dönüştürmüştür.

1993 yılında efsanevi albümleri "De Mysteriis Dom Sathanas"'ın tamamlanmasının ardından Euronymous, Burzum ismiyle özdeş Count Grishnacht (Varg Vickerness) tarafından öldürülmüştür. Zaten o dönemden bu yana kadro neredeyse her albümde değişmiş sadece baterist Hellhammer bugüne kadar grubun sabit elemanı olarak kalmaya devam edebilmiştir. Grup hala müzik çalışmalarına devam etmektedir.

 

                                    DEATH

Death Metal'e ismini veren, dünyada Death Metal'in öncüsü olan topluluktur. Aynı zamanda Florida Death Metali'nin de öncüsü kabul edilir.

Scream Bloody Gore

1983 yılında Mantas adıyla kuruldu. Bir kaç demodan sonra 1987 yılında Scream Bloody Gore adlı ilk albümünü; gitar, bass ve vokalde Chuck Schuldiner, diğer gitarda John Hand ve davulda Chris Reifert kadrosuyla Combat Records etiketi altında yayınladı. Bu albümdeki parçalar,

Death
Zombie Ritual
Denial Of Life
Sacrificial
Mutilation
Regurgitated Guts
Baptized In Blood
Torn To Pieces
Evil Dead
Scream Bloody Gore

olarak sıralanmaktadır. Albüm California - Los Angeles'ta bulunan The Music Grinder stüdyosunda Randy Burns ve Steve Sinclair prodüktörlüğünde kaydedilmiştir. Albümün kapak ve booklet tasarımı da Edward J. Repka tarafından yapılmıştır. Bu albümün 1999 yılında Century Media tarafından yapılan baskısında fazladan dört bonus track yer almaktadır. Bunlar,

Beyond The Unholy Grave
Land Of No Return
Open Casket (Live)
Choke On It (Live)

olarak sıralanmaktadır.

 

                               BURZUM

Norveç'li Black Metal grubu. Varg Vikernes (Count Grishnackh) tarafından kurulan ve halen tek kişilik proje olarak devam eden Burzum, Black metal tarihinin en sansasyonel iki topluluğundan biridir (diğeri Mayhem). Varg Vikernes'in gerçek adı Christian'dır. Fakat kendisi Norveç ırkçısıdır ve Norveç'in asıl dininin tarihindeki gibi paganizm olmaya devam etmesini savunur bu yüzden Christian ismini reddeder (resmi olarak değil).

Burzum'un ilk adı Uruk-Hai'dir.

Kilise yakmak (Norveç geçmişinde Hristiyanlığı yayanlar, paganlara zorlamayla din değiştirttiklerinden, daha sonra Varg onlardan intikam almak amaçlı birkaç kilise yakmıştır), diğer müzik gruplarını tehdit etmek gibi sansasyonel vakalarının en önemlisi, Varg Vikernes'in Mayhem üyesi Euronymous'u bıçaklayarak öldürmesidir. Bu olaydan sonra Burzum ve Mayhem dünya çapında tanınan isimler olmuşlardır.

Grupta Varg Vikernes dışında yer alan tek eleman, 1993 tarihli Aske EP'sinde bass çalan Samoth'tur.

 

                                Marilyn Manson

(asıl adı Brian Hugh Warner, d. 5 Ocak 1969, Canton, Ohio) ABD'li müzisyen, Marilyn Manson isimli grubun lideri ve vokalistidir. İsmini Marilyn Monroe ve Charles Manson'dan almıştır.

Gençlik dönemleri

Brian Warner, Ohio'da 5 Ocak 1969'da doğmuştur. Uzun boylu çelimsiz bir çocuktu. Yediği dayaklar sonunda ailesinin rehabilite kararı ile Katolik okuluna giden Warner, ilerleyen zamanlarda Florida’ya taşınma kararı alır. Burada müzik dergisinde yazarlık yapan Warner, sonrasında dönemin ünlu gitaristlerinden Scoth Mitchell ile tanışır. Marilyn Manson'ın ilerleyen dönemlerinde de çok önemli bir isim olan Trent Reznorla da ilk kez gazetecilik döneminde tanışır. Daisy Berkowitz’in de aralarına katılmasıyla kendine grup kurma fikrini ilk kez zikreder.

Marilyn Manson'ın kuruluşu

Grup öncesi, Satan on Fire adlı bir grupta bas gitar çalar ve Mrs. Scabtree'de ise davul çalar. Bu gruplar da daha sonra grup elemanı olacak Twiggy Ramirez ile çalışmaktadır. 1989'da Marilyn Manson & The Spooky Kids kurulur. Çıkardıkları başarılı demolar ile internet ve gazetecilik zamanındaki sağlam bağlantılarıyla hemencecik ün salan, sonrasında şarkı sözleri ile kitleleri kendi saflarına çeken Manson and the Spooky Kids, zaman içerisinde müzisyen değişiklikleri yapar. Sahada sürekli değişen insanlar bir anda grubun imajına dahil olup bir nevi mutasyon geçirirler. Tamamıyla sahne şovundan ibaret olduğu düşünülen Manson ailesi üyeleri yaşam tarzlarıyla da hep gündeme düşmesi bu zamana denk gelir. 1992'de grubun adı Marilyn Manson olarak kısaltılır.

 

                                      Pentagram

Kuruculuğunu Hakan Utangaç ve Cenk Ünnü'nün yaptığı bir Heavy Metal grubudur. Türkiye’nin en büyük heavy metal gruplarından olan Pentagram bugüne dek Pentagram, Trail Blazer, Anatolia, Popçular Dışarı, Unspoken ve Bir albümlerini yayınladı. Grup, 1997 yılında çıkardıkları Anatolia albümünün 100.000’in üzerinde satması sonucunda yurtdışında da ilgi çekti ve Danimarka ve Almanya’da konserler verdi. Pentagram'ın verdiği konserler çoğunlukla kapalı gişe olmuştur.

Grup Tarihi

Pentagram'ın temelleri, Hakan Utangaç, Cenk Ünnü ve Kenan Bozoğlu tarafından 1984 yılında Bursa'da kurulan Thunders' adlı lise grubu ile atılmıştır. 1986 yılında Kenan Bozoğlu'nun ayrılmasının ardından Cenk Ünnü ve Hakan Utangaç Pentagram adı ile çalışmalarına devam etmişlerdir.
Pentagram'ın temellerinin atıldığı bu dönemde, Hakan Utangaç gitar ve vokal, Cenk Ünnü davul ve Kaan adlı bir arkadaşları da bir süre bas gitar çalmıştır.

1987 yılında bas gitarda Tarkan Gözübüyük ve solo gitarda Ümit Yılbar'ın katılımıyla Pentagram grubunun ana kadrosu şekillenmiştir.

Grup, ilk ciddi sahne deneyimini İstanbul Bağcılar'da bir düğün salonunda yaşadı. Buradaki konserde yaklaşık 200 kişilik bir izleyici grubuna seslenildi. Sahneyi, vokalistliğini Gökhan Semiz'in (Grup Vitamin vokalisti) üstlendiği AC/DC tarzında müzik yapan bir grupla paylaşmışlardı. Pentagram'ın bu konserde 5 tane şarkı çalması planlanmıştı. Ancak, henüz beşinci şarkıya gelinmeden masalar, sandalyeler kırıldı. Türkiye ilk kez Trash Speed Metal müzikle tanışıyordu. Bu coşku içinde düğün salonunda kırılmadık masa, sandalye vs. kalmadı. Konser bittikten sonra Pentagram üyeleri, düğün salonundaki hasardan dolayı oluşan zararı da karşılamak zorunda kaldılar. Daha sonra Moda Sinemasında bir konser daha verir grup. Şimdi de kulanılan pentagram logosu bu konserin afişi için Hakan Utangaç tarafından elle çizilmişir. Bu konser sonrasında oluşan hasarı yine Pentagram ve konserde bulunan diğer gruplar üstlenir ve sinema bir ay sürecek tadilat dönemine girer. Kimileri Cenk'in davulunun rehin bırakıldığını bile söylemektedir. Bu konser daha sonra "Efsane Moda Konseri" olarak hafızalara kazınır.

"O yıllarda şimdiki kadar rock - metal dinleyen insanlar çok çok azdı. Öyle 14 - 15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik, müzik yapmaya çalışırdık genellikle. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı. Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz hazırlardık Mercan'dan piramitler alıp. Çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta kolsuz tişört giymenin bile homoseksüellik sayıldığı yıllardı. Sonra Rambo çıktı da insanlar alıştılar buna. 80'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı. Dünyada da heavy metalin sıçrama yaptığı, enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı dönemlerdi. Türkiye'de, darbe sonrası yasakların olduğu, insanlara yapılan baskıların getirmiş olduğu stres ve zorlukları yaşadık bizler. Öyle bir nesil olarak yetiştik...

İlk konserimizi Bağcılar'da verdik bir düğün salonunda. O zamanlar eski Vitamin grubunun solisti Gökhan vardı (Allah rahmet eylesin, trafik kazasında öldü.) İşte, onun vokal yaptığı şu an ismini hatırlayamadığım AC/DC tarzında Türkçe sözlü müzik yapan bir gruba konuk olduk. 5 parça çalıp inecektik ama biz daha 5. parçaya gelemeden birden her şey yıkıldı salonda. Sandalyeler, masalar, her şey kırıldı. Türkiye'de verilen ilk speed metal konseriydi ve yaklaşık 150 - 200 kişi koskoca düğün salonunu yıkmıştı. Daha sonra düğün salonun sahibi geldi "ne oluyor" filan dedi. Yine biz ödemek zorunda kaldık kırılanların masraflarını..."

Bu dönemde, Pentagram, ilk albümlerini çıkarmak için çalışmalara başlamıştı. Açık Hava Tiyatrosu'nda verdikleri konser sonrası, solo gitarist Ümit Yılbar grupla yollarını ayırdı. Yeni bir solo gitarist arayışına giren grup, Ümit Yılbar'dan boşalan yere, solo tekniği çok gelişmiş olan Murat Net'i getirdi. Kadro tamamlandıktan sonra, albüm kayıtlarına başladılar. Albümün kayıt aşaması yaklaşık 10 ay sürdü. 1990 yılında, NEPA Müzik etiketiyle Pentagram albümü müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, yurtdışında da adından söz ettirebilmeyi hedefliyordu; bu nedenle albümdeki şarkıların tamamı İngilizce sözlüydü. Albümün kapak tasarımı ise yarışma sonucu belirlenmişti. Yarışmaya katılan 120 adet kapak resminin arasından, Tunç Örer isimli katılımcının eseri olan bir suluboya çalışma, kapak resmi olarak seçilmişti. Albümde; Intro (Wreck), Rotten Dogs, Mephistopheles, Metal Not Dead, Los Magandos, Asharoth, Bloody Gilliotine, Powerstage, Dimensions Of Death, Pentagram ve Deceptive Bells şarkıları yer alıyordu. Özellikle, Rotten Dogs ve Powerstage şarkıları hit oldu. Powerstage şarkısı, Pentagram severlere ithaf edilmişti ve kurulan hayran kulübüne "Powerstage" adı verilmişti. Albüm satışları çok iyi gitmeye başladı. İlk olarak 5.000 adet basılan albüme olan yoğun talepten dolayı albümün ikinci basımı da yapıldı. Yaklaşık 30.000 adet satan albüm, metal müzik tarzında bir rekora imza atmıştı.

Grup, bu ilk albümle birlikte birçok konsere çıktı. Bu konserler de çok başarılı geçiyordu. Konser kayıtlarından oluşan bir albüm çıkarma fikri oluştu ve çok geçmeden bu fikir, meyvesini de verdi. Konser kayıtlarından oluşan "Live At The Trail" albümü yayınlandı. Bu albümde, vokalistliğe Bartu Topbaş ve solo gitardan ayrılan Murat Net'in yerine de, yine bu işte ustalaşmış bir isim olan Demir Demirkan'ın geldiğini görüyoruz. Albüm kapağında, Pentagram logosunun altında dikenli teller ve Mosh işareti yapan Pentagram severlerin resmi vardı. Bu albümde ise; Trail Blazer (enstrümantal), Rotten Dogs, Peace Sells (Megadeth cover'ı), Mephistopheles, Brain On The Wall (Los Magandos isimli şarkının devamı niteliğinde), Rotten Dogs (Kolombiya'da bir rock programının yayınında Pentagram anlatılıyor ve sonrasında Rotten Dogs çalıyor), Anarchy in the UK (Sex Pistols cover'ı), Powerstage şarkıları yer alıyordu.

Pentagram, birçok konser verdikten sonra, 1992 yılında Nuclear Blast firması etiketiyle Trail Blazer albümüyle müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, bu albümün hazırlıklarına başlamadan tekrar kadro değişikliğine gitti ve İsveç'e giden Bartu'nun yerine vokalist olarak Ogün Sanlısoy getirildi. İlk albümde olduğu gibi, bu albümde de şarkıların hepsi İngilizce sözlüydü. Bu albümle birlikte grup kendi stillerini müzik piyasasına iyice benimsetmeye başlamıştı. Albümün kapak tasarımı bu sefer daha sadeydi. Tasarımda sadece alışılmış Pentagram logosu ve albüm ismi yer alıyordu. Albümde; Secret Misile, Living On Lies, Trail Blazer (enstrümantal), Vita Es Morte, Fly Forever, Time Bomb, Over The Line, The Planet, Brain On The Wall, No One Wins The Fight, Vita Es Morte (Live) ve Powerstage (Live) şarkıları yer alıyordu. Bu albümde işlenen genel tema, anti-militarizm; dünyadaki kötü gidişe ve savaşlara karşı isyan etme fikriydi. Yeni albümle birlikte yine birçok konsere çıktılar.

1995 yılında Demir Demirkan gruptan ayrılarak ABD'ye gitti. Sonrasında ise vokalistliği yürüten Ogün Sanlısoy, solo albüm çalışmaları yapmak istediği için gruptan ayrıldı. Vokale Sawdust ve Cherooke gruplarında solistlik yapmakta olan Murat İlkan getirildi. Bu sırada, 2 senelik bir ayrılığın ardından Demir Demirkan gruba geri döndü.

Pentagram, yeni bir albüm çıkartmak istiyordu ve bunun için Türkiye'de faaliyet gösteren Raks Müzik firmasıyla iki adet albüm hazırlamak için anlaşma imzalandı. Raks Müzik stüdyosunda albüm hazırlıklarına başlandı. Hazırlanan albümün mix'lerini Charles Turkmen yaptı. Steve Smart isimli bir başka yapımcı ise Avustralya'da albümün son hazırlıklarını tamamladı. 1997 yılına geldiklerinde, yeni albümleri olan "Anatolia" piyasaya sürüldü. Albüm, 13 şarkıdan oluşuyordu ve grup, tarihinlerinde bir ilke imza atarak bu albümde 3 tane Türkçe sözlü şarkıya yer vermişti. Uzun süredir müzik piyasasının içinde olan grup, bu albümle satış rekorları kırdı. Bu albümde, kendi metal sound'larının üzerinde Anadolu ezgileri de göze çarpıyordu. Albümde; 1000 In The Eastland, Anatolia (İngilizce versiyon), Dark Is The Sunlight, Gündüz Gece (Aşık Veysel cover), Stand To Fall, Give Me Something To Kill

 
   
Bugün 18 ziyaretçi (41 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol